Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Halk Edebiyatı

 :: Eğitim :: ÖSS :: Edebiyat

Aşağa gitmek

Halk Edebiyatı Empty Halk Edebiyatı

Mesaj  elma sekeri Cuma Haz. 06 2008, 18:23

Türklerin Anadolu'ya geldikten sonra edebiyatları beş gruba ayrılmıştır. Arapça ve Farsça'yı çok iyi bilen aydınların oluşturduğu "Yüksek Zümre Edebiyatı" [1] ve İslam öncesinden gelen sözlü bir "Halk Edebiyatı". Anadolu'ya göç eden Türkler arasında aynı ayrım devam etti. Medrese eğitimi gören aydın kesim Arap ve Fars edebiyatlarının tesirini devam ettirirken, halk yine saz şairleri aracılığıyla halk edebiyatını devam ettirdi. Dolayısı ile Anadolu Türk Edebiyatı iki grupta incelenmektedir. Bu gruplardan biriHalk Edebiyatı 'dır.

Oğuz Türkleri Anadolu'ya dilleriyle, gelenekleriyle, geleneksel halk edebiyatlarıyla gelmişlerdir. Ozan dedikleri saz şairleri, Anadolu'nun gittikçe Türkleşen bölgelerinde, gezici şair olarak sazlarıyla şiirler söylüyorlardı.
13. Yüzyıl

Nasreddin Hoca, Türk folklorünün kişiliği etrafında mizahi hikayelerin şekillendiği ünlü bir figürü.

Bu yüzyılda ele geçen eserler daha çok fetih ve savaşlara aittir. Bunların en önemlileri İslami Türk destanlarıdır. Battal Gazi Destanı, Danişmentname bunlardan en ünlüleridir. Dönemin en ünlü kişisi Nasreddin Hoca'dır. O, zekasıyla, keskin görüşleri ve zeki söyleyişleriyle, nükteleriyle dünyaca tanınmış biridir. 13. yüzyılda yaşadığı halde halka mal olarak kendinden sonra gelen Timurlenk ile karşılaştırılmıştır. Bu asrın en önemli şairi Yunus Emre'dir.
14. Yüzyıl

Bu yüzyılın en önemli eseri Kitab-ı Dede Korkut 'tur.Bu kitapta hikayeler Oğuz Türkleri arasında yaşanmış ve yayılmıştır. Kitapta Oğuz Türkleri'nin Gürcüleri, Rumlar, Ermeniler ve diğer Türk boylarıyla yaptıkları barışlar anlatılır. Hikayelerde nazım, nesir iç içedir. Dili destansı bir dildir. Bazı yönleriyle destana benzer. Bu yüzden destandan halk hikayeciliğine geçiş ürünü olarak olarak görülür.

Bu asırdaki en ünlü şair, Yunus tarzı söyleyişleriyle ün kazanan tekke şairi Kaygusuz Abdal'dır.

15. Yüzyıl

Bu yüzyılın tanınmış ismi Hacı Bayram Veli'dir. Ankara'da doğan Hacı Bayram Veli, çok güçlü bir medrese tahsili yapmıştır. Aruzla da yazmakla birlikte daha çok hece ölçüsünü kullanmış ve dini şiirler yazmıştır. İlahileri tekkelerde, zaviyelerde dillerden.

16. Yüzyıl

Pir Sultan Abdal

Bu yüzyılda sadece Tekke edebiyatının değil, din dışı konularda söylenen şiirlerin de metinleri ele geçmiştir. Ellerinde sazlarla diyar diyar dolaşan, nerede bir güzel görülürse ona aşık olan ve şiirler söyleyen şairler, ordularda, kışlalarda, hudut boylarında boy gösteren aşıklar eski halk geleneğini sürdürmüşler ve "Aşık Edebiyatı" denen edebiyatı yaşatmışlardır. Bunların en tanınmışı, yüzyılın sonlarında şöhret kazanan Köroğlu'dur. Ayrıca Kul Mehmet, Hayali, Bahşi adlı aşıklar da dönemin önemli şairleridir. Tekke Eedebiyatının bu dönemdeki temsilcisi Pir Sultan Abdal'dır. Pir Sultan Abdal tekke şairleri arasında şiirlerini sazla söyleyen ender kişilerdendir. Daha çok nefesleriyle tanınır.

17. Yüzyıl

Bu dönem Türk edebiyatının altın çağıdır. Hem Aşık edebiyatı hem Tekke edebiyatı hem de Anonim Halk edebiyatı [2] ürünlerden bir çoğu ele geçmiştir. Tekke edebiyatının önde gelen şairleri Aziz Mahmut Hüdai ve Niyazi Mısri 'dir. Her iki şair de derin ilim sahibidirler.

Bu asırda Aşık edebiyatında büyük gelişmeler olmuş, Divan şairlerine bile ilham verecek lirik şiirler söylenmiştir. Ayrıca aruzla şiir söyleyen saz şairleri, kendilerini Divan şairleri kadar başarılı saymışlardır. Bunların arasında Yeniçeri ordusunda bulunan ve Evliya Çelebi 'nin de dikkatini çeken Katibi, denizci olan Kayıkçı Kul Mustafa ünlüdür.

Ancak günümüzde bile çok sevilen, şiirlerin çoğu halk türküsü haline gelen aşık Karacaoğlan'dır. Şiirlerinin tümünü hece ölçüsüyle söyleyen, halk anlayışını, yaşayışını şiirlerine en iyi şekilde yansıtan Karacaoğlan tabiat ve sevgili teması ile yazdığı koşmalarıyla tanınır.

Dönemin diğer büyük saz şairi Aşık Ömer'dir. Halk şairleri arasında en kültürlü, en yaratıcı olarak tanınır.



18. Yüzyıl

Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın Marifetname adlı kitabındaki dünya haritası.

Bu yüzyılda halk edebiyatı şairleri, divan şairleriyle boy ölçüşme, aruzla şiir söyleme bu devirde biraz daha yaygınlaşmıştır. Tekke edbeiyatı bu dönemde bir duraklama içindedir. Dönemin en büyük tekke şairi, aynı zamanda büyük bir alim olan Erzurumlu İbrahim Hakkı'dır. İlahiname adlı divanında genellikle tasavvufi kasideler, gazeller, ilahiler bulunur. Ayrıca şairin Marifetname adında nesir eseri de vardır.
19. Yüzyıl

Halk şiir geleneği bu asırda klasik söyleyişini sürdürmüştür. Özellikle Aşık edebiyatının çok yetenekli saz şairleri görülür. Bunlardan biri de Bayburtlu Zihni'dir. Hem Divan hem de aşık tarzı şiirleriyle tanınmıştır. Çok iyi medrese eğitimi görmüştür. Bu nedenle divan tarzında yazdığı şiirler, Divan şairlerini aratmaz. Ayrıca halk tarzında söylediği şiirlerde tam bir aşık söyleyişi vardır. Dönemin diğer tanınmış şahsiyeti Erzurumlu Emrah'tır. Divan tarzı şiirleri pek başarılı değildir. Asıl lirik şiirleri, koşma tarzında söyledikleridir.

Halk Edebiyatının Genel Özellikleri

Şiirler çoğu zaman saz eşliğinde söylenir. Duruma göre şiir söyleyen aşıklar, şiirleri için bir ön hazırlık yapmazlar. Bu yüzden şiirlerinde derin bir anlam kusursuz bir biçim görülmez.
Aruz ölçüsü ile şiir yazanlar olmasına rağmen asıl ölçü hece ölçüsüdür.
Nazım birimi dörtlüktür.Ancak nadiren de olsa türkü ve ninnilerde üçlü, beşli söyleyişler görülür.
Dili, halk dilidir. Bu dilin öz Türkçe olduğu söylenemez. Ancak halka mal olmamış sözcükler kullanılmamıştır.
Şiirler hazırlıksız söylenildiğinden daha çok yarım kafiye ve redif kullanılmıştır.
Nazım şekli olarak mani, koşma, varsağı, semai, destan v.s. kullanılmıştır.
Konu olarak Aşık edebiyatında aşk, ölüm, hasret, ayrılık gibi duygusal konular, doğa sevgisi, yiğitlik, zamandan şikayet işlenmiştir. Tekke edebiyatında ise konu dindir.
Söyleyişlerde doğa ile iç içe olmaktan kaynaklanan bir somutluk hakimdir.
Halk şairlerinin hayat hikayeleri ve şiirleri cönk adı verilen eserlerde toplanır.mehmet söylemez

Türk Halk Edebiyatında Düzyazı

Türk Halk Edebiyatı’nın düzyazı alanındaki öyküleri, Türk, Arap ve İran-Hint kaynaklı olmak üzere 3 grupta toplanır. Türk kaynaklı öyküler arasında Dede Korkut, Köroğlu, Danişmendname gibi serüven-kahramanlık öyküleri, Kerem ile Aslı, Aşık Garip, Karacaoğlan ile İsmigan Sultan, Emrah ile Selvihan gibi aşıkların yaşam öyküleri çevresinde gelişen öyküler yer alır. Doğu Anadolu’da kaside adı verilen küçük öyküler, Güney Anadolu’da bozlaklar, meddah öyküleri ve Nasreddin Hoca fıkraları da halk edebiyatının düz yazı örneklerindendir. Yusuf ü Züleyha, Ebu Müslim, Battalname, Leyla ile Mecnun da Arap kaynaklı öykülerin en yaygın olanları ve bilinenleridir. Hint-İran kaynaklı öykülerin en ünlüleri arasında Ferhat ili Şirin ve Kelile ve Dimne sayılır.
elma sekeri
elma sekeri

Mesaj Sayısı : 105
Kayıt tarihi : 30/05/08
Yaş : 32
Nerden : Ulaşşşş

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 :: Eğitim :: ÖSS :: Edebiyat

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz